27 Haziran 2007 Çarşamba

Bu evlilikten ne doğar!...

Erdoğan'ın koalisyon isteğine, DTP ''Evet'' dedi. Tehlikeli ortaklığı Bush, Barzani, Talabani ve İmralı sakini Öcalan da onayladı


BAŞBAKAN Erdoğan'ın ''DTP ile koalisyon kurarız'' açıklamasına cevap geldi. Eski DTP Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, Erdoğan'a şöyle seslendi "Gelin bu birlik ruhu temelinde, Meclis çatısı altında yeni bir başlangıç yapalım. Biz buna hazırız. Siz hazır mısınız?" DTP- AKP nişanı tamamlanırken bu evliliği hazırlayanların da kimler olduğu ortaya çıktı.

AKP'nin Diyarbakır mitinginde DTP- AKP kolkola girerken Erdoğan'ın bu ilde verdiği mesajları da çok iyi değerlendirmek, gerekir.''AKP tekrar iktidara gelirse Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulmasına engel çıkartılmaz'' diyen Barzani'nin AKP-DTP koalisyonunu desteklediği belirtiliyor. Bush, Talabani ve Abdullah Öcalan'ın da şer koalisyonuna sıcak baktığı belirtiliyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''DTP ile koalisyon kurarız'' açıklamasına cevap geldi. Erdoğan'ın bu isteğine DTP ''Evet'' derken, Barzani, Bush, Talabani ve Öcalan da onayladı. DTP'nin desteklediğini bağımsız adaylar, Diyarbakır'daki seçim bürolarının açılışını Diyarbakırlıların katılımıyla yaptı. Diyarbakır Birinci Bölge Adayı Aysel Tuğluk, Bağlar Beldesi'ne bağlı Teğmenler Caddesi ve Mevlana Halit Mahallesi'nde seçim bürolarının açılışını miting havasında gerçekleştirdi. Diyarbakır'dan diğer bağımsız adaylar Akın Birdal, Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş, DTP Genel Başkanvekili Nurettin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, alt kademe belediye başkanları, DTP Merkez yöneticileri, DTP İl Başkanı Hilmi Aydoğdu ile il ve ilçe yöneticileri ile EMEP ve ESP temsilcilerinin katıldığı açılışta, Zinar Sozdar Kürtçe şarkılar söyledi.

Açılışta konuşan Tuğluk, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde konuşmasını yaptığı sırada kürsüye çıktığına dikkat çekti. Tuğluk, "Sayın Başbakan yine 'Sakın bağımsızlara oy vermeyin. Oyunuz boşa gider' diyecek" diyerek başladığı konuşmasında, "23 Temmuz günü oyların boşa gitmediğini kan ağlarcasına göreceksiniz Başbakan" dedi. Halkın verdiği oyların değil Erdoğan'ın verdiği sözlerin boşa gittiğini söyleyen Tuğluk, "Sayın Başbakan duymamışsanız işte bir kez daha söylüyoruz. Siz buralarda boşa zaman harcıyorsunuz. Önce bu halka hesap verin. Kaç gence iş verdiniz? Hangi çocuğu sefaletten kurtardınız? Halen sokakta vurulan, dağda çocukları vurulan ve yüreği yanan halktan hangi yürekle bir şeyler istiyorsunuz?" diye konuştu.

ANAYASAL VATANDAŞLIK HUKUKU

Kürt sorununun çözümünde tek yolunun demokrasi olduğunu söyleyen Tuğluk, "Sizi demokrasiye çağırıyoruz. Gelin ortak vatanda, anayasal vatandaşlık hukuku ile demokratik cumhuriyete birlikte gidelim. Gelin, halkımızın özgür geleceğini birlikte yaratalım. Buradan hatırlatmak istiyorum, Kürt halkı Türksüz, Türk halkı Kürtsüz olmaz. Gelin bu birlik ruhu temelinde, Meclis çatısı altında yeni bir başlangıç yapalım. Biz buna hazırız. Siz hazır mısınız" diye konuştu.

"ROŞBAŞ" BAŞBAKAN

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de, halka seslenirken "Burası barış meydanı olmuş. Biz Ankara'ya umutlarımızı göndereceğiz. Sayın eski Eşgenel Başkanımız Aysel Tuğluk'u, haklar ve özgürlüklerin teminatı Akın Birdal'ı, Özgür basın geleneği mutfağından bin bir zorluklarla bugüne gelen Gültan Kışanak ve Selahattini Eyyübi'ye benzettiğim Selahattin Demirtaş'ı Ankara'ya göndereceğiz" dedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kendilerine yönelik eleştirilerine dikkat çeken Baydemir sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başbakan diyor ki 'Biz belediyeler arasında ayrım koymuyoruz kaynak aktarıyoruz' günah benden gitti, ben de söyleyeceğim. Kentin ekonomisine katkı sağlayacak şirketlerin kuruluşunu Başbakan niye engelledi? Bin bir zahmetle açtığımız Diyarbakır'ın gururu Diyar AŞ'yi neden kapatmak istiyorsunuz? Bu kentin kalkınmasını istemiyor musunuz? Başbakan Diyarbakır Ortadoğu'nun kalbi olacak demişti. Biz de demiştik ki, Rojbaş Başbakan, Diyarbakır zaten Mezopotamya'nın yıldız kentidir. Bağlar, Yenişehir, Kayapınar ve gururumuz olan Sur belediyesi ile belediyelerle Diyarbakır halkına hizmet ürettik. Bundan sonra daha büyük hizmet vereceğiz."

ŞAHİTLER KİM

DTP- AKP nişanı tamamlanırken bu evliliği hazırlayanların da kimler olduğu biliniyor.

AKP'nin Diyarbakır mitinginde DTP- AKP kolkola girerken Erdoğan'ın bu ilde verdiği mesajları da çok iyi değerlendirmek, gerekir.

DTP ve AKP nişanını en çok arzu edenlerin başında, Barzani, Talabani ve Bush geliyor.

Barzani devamlı AKP iktidarını ve Erdoğan'a övgüler yağdırırken, bunun semeresini de her Ankara ziyaretinde aldı ve kırmızı halılarla karşılandı. Cumhurbaşkanı Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Peşmergelerle görüşmeyeceğini açıklarken, Dışişleri Bakanı Gül, Barzani'nin temsilcileriyle gelen tepkiler sonucu yurt içinde değil ama yurtdışında buluştu.

Ankara kulislerinde ''AKP yeniden iktidara gelirse Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulmasına engel çıkartılmaz'' diyen Barzani'nin AKP-DTP koalisyonunu desteklediği, konuşuluyor.

DTP'nin kurucusu Abdullah Öcalan'ın da DTP-AKP koalisyonuna sıcak baktığı belirtiliyor.

26 Haziran 2007 Salı

्Çöl Sıcakları


40 derecenin üzerine çıkan sıcaklar, bütün Avrupa’da adeta çöl sıcağı ortamı yarattı. İspanya, Fransa ve Hollanda’da çoğunluğu yaşlı olmak üzere altı kişinin ölümüne neden olan sıcaklar İspanya ve Portekiz’de orman yangınlarına neden oldu.


Bütün Avrupa’yı bir haftadır etkisi altına alan ve yer yer 40 derecenin üzerine çıkan aşırı sıcaklar, 6 kişinin ölümüne neden oldu, İspanya ve Portekiz’de orman yangınlarına yol açtı. Aşırı sıcaklar nedeniyle atmosferde ozon oranı da hızla yükselmeye başladı. Son yılların en sıcak günlerini yaşayan Almanya, dün 37 derece ile yılın en sıcak gününü yaşadı. İspanya’da sıcaklık 40 dereceye kadar çıkarken, İngiltere de 42 dereceyle bu yılın en sıcak gününü yaşadı. Meteorologlar, aşırı sıcakların bu hafta sonuna kadar süreceğini, gelecek hafta başından itibaren havaların serinleyeceğini bildirdiler.

Sıcaklar Amerika’da da etkili oluyor। California’nın Oakland Kenti’nde halka açık havuzda cankurtaran olarak çalışan genç kız (fotoğrafta) serinlemek için buzdolabında bekliyor.

Ülkemizde de Çöl Sıcakları Etkili olmaya başladı

ÇÖL sıcakları 3 gün yakıp kavuracak. Sağlık Bakanlığı, genelge yayınladı, tatil önerdi. İstanbul, İzmir, Antalya ve Bursa’da kamuda çalışan engelliler, hamileler ve hastalara iki gün izin verildi.

TÜRKİYE’yi bugün ve yarın kavurucu Afrika sıcakları bekliyor. Tüm bölgelerde sıcaklıkların 40 dereceyi aşması bekleniyor. Meteoroloji yetkilileri Aydın’da sıcaklığın 45 dereceyi bulmasının beklendiğini açıkladı. İstanbul yarın 39 derece olacak.

Tatil kararını valiler veriyor

CUMA günü rüzgarların Marmara ve Ege’de sıcaklık 8-10 derece düşerek, mevsim değerlerine inecek. Sağlık Bakanlığı, yarının tatil edilmesini önerdi. İstanbul, İzmir, Antalya ve Bursa’da valilik, kamuda çalışan engelli, hamile ve hastalara iki gün izin verdi.




Aydın’da sıcaklık rekoru

DEVLET Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde vatandaşlar sıcağa karşı uyarıldı. Sitede “Yüksek hava sıcaklığı etkisini artırarak sürdürecek” başlığıyla uyarıda bulunuldu.

BUNA göre Aydın ilinde Haziran ayında bugüne kadar ölçülmüş en yüksek değer de kaydedildi. Aydın’da 13 Haziran 2001’de 42.6 derece, 24 Haziran 2007’de ise 44 derece sıcaklık ölçüldü.




Şapka takmadan dışarı çıkmayın

İSTANBUL Sağlık Müdürlüğü sıcaktan etkilenmemek için yanınızda mutlaka dolu bir su şişesi taşımanızı, su ihtiyacı hissetmeseniz bile en az 1 litre su içmenizi, alkolden uzak durmanızı, pamuklu giysileri tercih etmenizi ve mutlaka şapka takmanızı önerdi.

22 Haziran 2007 Cuma

MHP´den -Başbakan´ın gafları- klibi


MHP´nin seçim nedeniyle hazırlattığı klip, iktidara "basiretsiz ve korkak" yakıştırmasıyla başlıyor




İzlemek İçin Resme Tıklayın.



MHP, Recep Tayyip Erdoğan'ın gaf olarak nitelenen bazı sözlerini "A'dan Z'ye RTE" isimli bir klipte topladı. Klipte, Erdoğan'ın Türkiye'de 36 etnik grup bulunduğunu söylediği, teröre yardım ve yataklık edilmesini neredeyse suç olmaktan çıkardığı, "Türkiyeli" diye bir üst kimlik tanımı yaptığı, Kürt sorununu tanıdığı, Öcalan'a af teklifi getirmeye çalıştığı belirtildi.

MHP'nin seçim nedeniyle hazırlattığı klip, iktidara "basiretsiz ve korkak" yakıştırmasıyla başlıyor.

AKP hükümeti döneminde Türk halkının onurun kırıldığı iddia edilen klipte, bu dönemde terörün Türkiye'ye kafa tuttuğu belirtildi.

Hükümetin AB'nin tüm söylediklerini sorgulamadan yerine getirdiği öne sürülen klipte, hükümetin "AB türküsü söylediği" kaydedildi.

Klipte, AKP hükümeti döneminde dış borcun 179 milyar dolar arttığı, Telekom ve Tüpraş gibi önemli kurumların satıldığı, asgari üçretin sadece 32 lira artırıldığı belirtilerek, AKP'nin iktidarını türbana borçlu olduğu, ancak Anayasa'yı bile değiştirecek güce sahip olmalarına karşın konuyla ilgili hiçbir adım atmadıkları ifade edildi. Klipte, bununla da kalmayıp, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki türban davasını geri çektiği, Erdoğan'ın ise yine türbanla ilgili olarak "geneli kucaklayalım" dediği kaydedildi.

Klipte de yer alan, Başbakan, TBBM Başkanı Bülent Arınç ve bazı Bakanların "gaf" olarak nitelenen sözleri şöyle:

"-Erdoğan: 'Lan terbiyesizlik yapma, hadi ananı da al git', 'toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya', 'Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, şuanda, almış olduğu kellelerin hesabını veriyor', 'askerlik yan gelip yatma yeri değildir' -Arınç: 'Başörtüsü bizim namus borcumuzdur', -Mehmet Ali Şahin: 'Başörtüsü yüzde 1.5'in sorunudur toplumu ilgilendirmez', -Sami Güçlü: 'Gözünüzü toprak doyursun', -Kemal Unakıtan: 'Babalar gibi satarım'.

"SINIRDAKİ TOPRAKLARIMIZ BİLE SATILIYOR"

İktidara gelmeden önce "AB diyerek karın doymaz" diyen Edoğan'ın daha sonra hem AB, hem de İMF ile ilgili düşüncelerini değiştirdiği belirtilen klipte, Türkiye'nin sınırlarının değişeceğini söyleyen, sınır ihlali yapan ABD'ye ses çıkarmadı kaydedildi. Klipte, Türk askerinin başına çuval geçirildiği de anımsatıldı.

Yunanistan'ın sınırdan ya da sınırına yakın yerlerden asla toprak satmadığına işaret edilen klipte, Türk sınırındaki toprakların kapış kapış alındığı belirtildi. Klipte, "Başbakan satılanın sadece ev olduğunu sanıyor, vatan toprağı olduğunu bilmiyor" denilerek, Erdoğan'ın "Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya" dediği hatırlatıldı.

Klipte, Erdoğan'ın Türkiye'de 36 etnik grup bulunduğunu söylediği, teröre yardım ve yataklık edilmesini neredeyse suç olmaktan çıkardığı, "Türkiyeli" diye bir üst kimlik tanımı yaptığı, Kürt sorununu tanıdığı, Öcalan'a af teklifi getirmeye çalıştığı belirtildi.

Öte yandan 10 yıl önce Erdoğan'ın henüz Refah Partiliyken söylediği "Bu demokrasi araç mı olacak amaç mı, bize göre Demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz, araçtır. Demokrasiye inandığını söyleyenler bunun neticesine de katlanmak zorundadırlar'', 1993'te Bursa'da söylediği "hem laik hem Müslüman olunmaz" sözlerinin de anımsatıldığı klipte, Erdoğan'ın Başbakan olduktan sonra "Demokrasi, laiklik bir araçtır. Dinler de bir araçtır" dediği kaydedildi.

KLİBİN İNTERNET ORTAMINDA YAYILMASI BEKLENİYOR

İnternet ortamında yayılması beklenen klipte, değiştiğini iddia eden Başbakan'ın, Kasımpaşa Kartal'da daire, 336 metrekare arsa, bir şirkette yüzde 10 pay, işsiz oğluna 3 milyon dolarlık bir gemi ve Üsküdar'da değeri trilyonları bulan villalar alarak "gerçekten" çok değiştiği, hatta vatandaşa "senin de oğlun işsiz kalsın" diyebildiği vurgulandı.

AKP hükümeti döneminde işsiz sayısının 2 milyon 700 bine ulaştığı belirtilen klipte, 22 Temmuz günü herkesin sandık başına gitmesi istendi

Peşmergeye ucuz elektrik

BÜTÜN uyarılara rağmen Habur sınır kapısı kapatılmazken, hükümet kendi vatandaşından ucuz elektriği peşmegeye veriyor.

BÜTÜN uyarılara rağmen Habur sınır kapısı kapatılmazken, hükümet kendi vatandaşından ucuz elektriği peşmegeye veriyor. Türkiye'den giden elektirik PKK'nın kamplarının olduğu Kandil Dağı'nı da aydınlatıyor. Vatandaşına 12.4 YKr'den elektrik satan Türkiye, Irak'a 8.8 YKr'den elektrik ihraç ediyor. Ülkedeki açık ise İran'dan 14.6 YKr'ye elektrik alınarak kapatılmaya çalışıyor

Terör üssü Kuzey Irak'a elektirik kıyağı...İşte AKP Hükümetinin enerji politikası: Vatandaşa pahalı, K. Iraklıya ucuz elektrik.. Vatandaşına 12.4 YKr'den elektrik satan Türkiye, Karadeniz Holding'e ait Toptan Elektrik Ticareti A.Ş. (KARTET) kanalıyla K. Irak'a 8.8 YKr'den elektrik ihraç ediyor. Ülkedeki açık ise İran'dan 14.6 YKr'ye elektrik alınarak kapatılmaya çalışıyor

Türkiye, son yıllarda giderek artan bir şekilde elektrik arzında sıkıntı yaşarken Irak'a elektrik ihraç ediyor. Elektrik ihracatı, Karadeniz Holding bünyesinde 2002 yılında kurulan KARTET tarafından gerçekleştiriliyor.

Radikal gazetesinin haberine göre de KARTET ilk başta sadece fuel oil ile çalışan kendi mobil santralında ürettiği elektriği satma niyetiyle yola çıktığı Irak'a ihracatta daha sonra talep artışıyla karşılaşınca devletten de elektrik satın alma yoluna gitti. Toptan elektrik satışı yapan devlet şirketi TETAŞ'ın fiyatını yüksek bulan KARTET, elektriği doğrudan üreticiden, yani yine devlete ait Elektrik Üretim A.Ş.'den (EÜAŞ) alma arayışına girdi. Ancak bu konuda yasal engel vardı.

Bununla birlikte hükümet 2005 yılında petrol piyasasıyla ilgili kanuna madde koyarak elektrik ihraç eden firmaların doğrudan EÜAŞ'den elektrik almasına olanak sağladı. Böylece Türkiye'nin o an fiilen tek elektrik ihracatçısı KARTET, EÜAŞ'dan 1 kilovat/saat elektriği 5.1 cent'e (6.8 YKr) alma olanağına kavuştu. Şirket, yıllık 1.8 milyar kilovat/saate ulaşan elektriği ise Irak'a kilovatı 6.6 cent'e (8.8 YKr) satıyor.

Vatandaşı pahalı

Peşmergelere ucuz elektirik verilirken toptan elektrik satışı yapan TETAŞ, elektriği Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'ye (TEDAŞ) 9.8 Yeni Kuruş'tan veriyor. Bir başka ifadeyle, devlete ait TEDAŞ elektriği devlete ait şirketten, KARTET'ten yüzde 11 oranında daha pahalı fiyata satın alabiliyor.

Üzerine işletme giderlerini ve kârını ekleyen TEDAŞ bu elektriği sanayiciye 11-12 kuruştan, konutlara da 12.4 kuruştan satıyor.

Şimdi Türkiye daha vahim bir tabloyla karşı karşıya görünüyor. Üretim ve tüketim dengesinin bıçak sırtında olması nedeniyle yaz aylarında elektrikte arz sıkıntısı yaşanmasından korkan Enerji Bakanlığı bir süreden beri arayışlara girdi. Bakanlık bir yandan özel elektrik üreticilerinin atıl kapasitelerini değerlendirmek için otoprodüktörlerle fiyat pazarlığı yaparken, diğer yandan da komşu ülkelerden elektrik satın alma olanaklarını araştırıyor.

İRAN İLE PAZARLIK

Bu çerçevede TETAŞ yetkilileri iki ay önce İran'a giderek temaslarda bulundu fakat bu temaslarda somut bir sonuç elde edemeden döndüler. Ancak, İran Enerji Bakanı Perviz Fettah'ın iki hafta önce Türkiye'yi ziyareti sırasında bu konuda ilginç bir gelişme oldu. Devlet kurumunun doğrudan satın alamadığı elektriğin bir özel şirket vasıtasıyla İran'dan satın alımı konusunda prensipte uzlaşıldı. Anlaşma henüz sonuçlanmadığı ve resmi makamlar teyit etmediği için bu şirketin ismini veremiyoruz ancak kaynaklar, İran'ın elektriği bu özel şirkete 7.1 cent'ten (9.4 yeni kuruş) satacağı, bu şirketin de Türkiye'ye 11 cent'e (14.6 Yeni Kuruş) vereceği bildiriliyor.

Fakat, aynı kaynaklar, iletim masrafları ve iletim kaybıyla birlikte İran'dan alınması planlanan elektriğin kilovatının Türkiye'ye 14 cent'e (18.6 Yeni Kuruş) mal olacağını bildiriyorlar.

21 Haziran 2007 Perşembe

SUYUNUZU BOŞA HARCAMAYIN

SUYUNUZU BOŞA HARCAMAYIN



Bilim adamları, küresel ısınmanın son 50 yılda insan eliyle arttığını ve asırlarca süreceğini resmen ilan etti. Buna göre Türkiye, küresel ısınmanın etkilerini en şiddetli yaşayacak ülkeler arasında ve bu etkilerin en önemlilerinden biri de kuraklık.

Evde suyumuzu kurtarmanın 10 basit yolu:


1. Musluğu Açık Bırakmayın
Her gün sebzelerimizi elde yıkamak yerine, su dolu bir kapta yıkarsanız, çok daha az su tüketirsiniz. 4 kişilik bir aile bu yöntemle yılda ortalama 18 ton su kurtarabilir.
2. Bulaşıklarınızı Elde Değil Makinede Yıkayın
4 kişilik bir ailenin günlük bulaşığını elde yıkarsanız, ortalama 84 - 126 litre su harcarsınız. Oysa bulaşık makinesi aynı bulaşığı sadece 12 litre su ile yıkar. Bu da bir yılda ortalama 26 - 40 ton suyu kurtarmanız demektir.
3. Diş Fırçalarken, Tıraş Olurken Suyu Kapatın
Diş fırçalarken ya da tıraş olurken, kullanmadığımız halde açık bıraktığımız su gideri, yılda kişi başı ortalama 12 tondur. 4 kişilik bir ailede bu rakam ortalama 48 tondur.
4. Daha Kısa Duş Alın
5 dakikalık bir duş sırasında ortalama 60 lt su harcarsınız. 4 kişilik bir ailenin her bir ferdi duş süresini 1 dakika azaltırsa yaklaşık 18 ton su kurtarırsınız.
5. Gereksiz Yere Sifon Çekmeyin
Tuvaleti çöp olarak kullanmayın. Dört kişilik bir ailenin her bir ferdi, günde bir kez sifonu amacı dışında çekerse yılda 16 ton su harcamış olur.
6. Sifona Plastik Bir Şişe Yerleştirin
1,5 litrelik bir pet şişeyi su ile doldurarak sifonunuzun içine yerleştirin. Sadece bu basit bir önlemle bile yılda 2 ton su kurtarabilirsiniz.
7. Duş Başlığınız Değiştirin
Yeni çıkan suyu daha iyi bir şekilde püskürten ekonomik duş başlıklarından alın. Böylece suyu daha az açarak daha tazyikli bir duş alabilirsiniz.
8.Muslukları Tamir Ettirin
Evdeki tüm muslukları su kaçırmadığından emin olum. Gerekirse tamir edin. Her saniye bir damla damlayan musluk yılda 1 ton su harcar.
9.Su Kaçaklarını Engelleyin
Evinizdeki ya da apartmanınızdaki su borularını yenileriyle değiştirin ya da tamir ettirin. Eski tip borular tonlarca su harcar.
10. Çamaşır Makinesini Ekonomik Kullanın
Bir çamaşır makinesi tek bir çalıştırmada 176 litre su harcar. Makinenizi haftada bir kez bile az kursanız, yılda 9 ton suyu kurtarırsınız.

20 Haziran 2007 Çarşamba

AKP-DTP omuz omuza

Başbakan Erdoğan, her şehidin kanında parmağı olan, bebek katilinin kurdurduğu DTP ile koalisyon yapabileceğini açıkladı


Başbakan Erdoğan, her şehidin kanında parmağı olan, bebek katilinin kurdurduğu DTP ile koalisyon yapabileceğini açıkladı

AB'nin isteği üzerine hüküm giymiş ''Zanagiller familyası'' affedilip Meclis'te ve bakanlıklarda ağırlandı. Yetmedi. Aynı kişileri hükümemete taşımak için sinyaller veren Erdoğan, DTP ile koalisyon için, partinin Bulgaristan'daki Hak ve Özgürlükler Hareketi çizgisine gelmesi gerektiğini anlattı. Başbakan Erdoğan'ın, yaptığı bu değerlendirme, bağımsız adaylarla Meclis'e girmeyi hedefleyen DTP ile koalisyona soğuk bakmadığının işareti olarak yorumlandı.

BAŞBAKAN'ın sözünü ettiği ve çoğunluğunu Türkler'in oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi, ayrılıkçı bir politika izlemiyor. Bulgar vatandaşı olduklarını, anayasaya ve ülkenin toprak bütünlüğüne bağlı olduklarının altını çiziyorlar. Erdoğan'ın koalisyon kurmaya çalıştığı DTP ise PKK'nın fikirlerini benimsiyor. Programı da Öcalan'ın açıklamalarından alınmış. Belediye başkanları ise PKK'nın her kanundışı toplantısına katılıyor.AKP'ye oy vereceklere ithaf olunur.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP ile koalisyon tartışmalarına açıklık getirdi. CNN TÜRK'teki Seçim Arenası programında Uğur Dündar'ın sorularına cevap veren Erdoğan, DTP ile koalisyon için, partinin Bulgaristan'daki Hak ve Özgürlükler Hareketi çizgisine gelmesi gerektiğini anlattı.

Başbakan Erdoğan, "Terör örgütüyle bağlantısı olan ve 'terör örgütü 'benim arka bahçemdir' diyen bir anlayışla AKP'nin bir araya gelmesi asla mümkün olamaz. Ona yandaş olacak, destek verecek hiç bir hareketle asla" sözlerini kullandı.

Başbakan Erdoğan'ın, yaptığı bu değerlendirme, bağımsız adaylarla Meclis'e girmeyi hedefleyen DTP ile koalisyona soğuk bakmadığının işareti olarak yorumlandı.

Ancak Erdoğan, DTP ile koalisyonu şarta bağladı. Başbakan'ın sözünü ettiği Hak ve Özgürlükler Hareketi, ayrılıkçı bir politika izlemiyor. Bulgar vatandaşı olduklarını, anayasaya ve ülkenin toprak bütünlüğüne bağlı olduklarının altını çiziyorlar.

Altı yıldır iktidar partileri ile koalisyon yapan Hak ve Özgürlükler Hareketi, üç yıl önce yapılan son seçimde Sosyalistler ve İkinci Simeon Ulusal Hareketi yani eski Kral Simeon'un partisiyle üçlü koalisyon kurdu.

Hareket, kendilerine ayrılan kontenjanlara hem Türk hem de Bulgarları eşit olarak yerleştirdi.

Hak ve Özgürlükler Hareketi, 18 Mayıs'taki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 18 aday gösterdi. Bunların 9'u Türk, 9 u da Bulgardı.

ŞEHİT CENAZELERİ

Başbakan Erdoğan, Seçim Arenası programında gündemdeki öteki konulara ilişkin soruları da cevaplandırdı.

Başbakan Erdoğan, "şehit cenazelerinin her gün televizyon ekranlarında yer almasının partisinin oy oranını nasıl etkileyeceği" yönündeki soruya, "Terör sadece benim partimin sorunu değil. Tüm partilerin, medyanın, tüm sivil toplum örgütlerinin sorunu" yanıtını verdi.

Erdoğan, "Yazılı ve görsel medyanın bu kadar abartılı olarak vermesinin ülkemize bir kazandırdığı var mıdır? Tam aksine, ne yapıyor, yürekleri daha fazla dağlıyor" şeklinde konuştu.

"Medyanın şehit cenazelerini göstermesine özel anlam bir anlam mı yüklüyorsunuz?" sorusunu Erdoğan "İster istemez yüklemek durumunda kalıyorum. Çünkü bunun bir çoğu, maalesef ideolojik, bir çoğu 'biz bu iktidarı nasıl zayıf düşürürüz' onun için yapıyor" sözleriyle yanıtladı.

Başbakan Erdoğan, "teröre yönelik olarak Meclis'teki liderlerle bir araya gelebileceğini de" belirterek, "Bu gelişi düşünüyorum. Yani kendilerini davet edip 'bu konuda tavsiyeleriniz nelerdir, var mı?' diye konuştu.

"DERİN TÜRKİYE VAR"

"Türkiye'de derin devlet var mı?" sorusunu ise Erdoğan, "derin Türkiye vardır" diye yanıtladı.

Geçmişte de bunu ifade ettiğini anımsatan Erdoğan, "Kurumların içinde maalesef kamu hukukunu ters yüz ederek, etrafından dolaşmak suretiyle, adım atanlar, çalışanlar var. Sıkıntı buradan geliyor" diye konuştu.

"Derin Türkiye, sizin ve partinizin önünü kesmek için faaliyette mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Şüphesiz tabii. Onlar o faaliyetlerini sürdürecek. Biz de onları aşacağız, yıkacağız, kaldıracağız" dedi.

19 Haziran 2007 Salı

Gözler Anayasa Mahkemesi´nde

İlk karar bugün çıkacak

ANAYASA Mahkemesi, Anayasa değişiklik paketinin iptali ile ilgili CHP'nin başvurusunu bugün görüşecek. Karar, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de iptalini istediği Anayasa değişikliklerinin akıbetini belirleyecek. Mahkeme, paketin tek tek maddelerinin ve tümünün en az 367 oy alması gerektiğine karar verirse, Anayasa değişikliği hükümsüz kalacak.

Anayasa Mahkemesi, CHP'nin, "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, seçimlerin 4 yılda bir yapılması" yönünde Anayasa'da değişiklik yapan 5660 sayılı Kanun'un iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini bugün görüşecek.

CHP, Anayasa'da değişiklik yapan ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını içeren 5660 sayılı Kanun'un ikinci görüşmesinde oluşturulan düzenlemelerin, "Anayasa'ya aykırı eylemli İçtüzük değişikliği" olduğu iddiasıyla yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Yüksek Mahkeme, bugün yapacağı toplantıda Anayasa değişikliği paketiyle ilgili başvuruyu esastan ele alacak.

SEZER DE BAŞVURACAK

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5660 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" u iade etmiş, kanunun TBMM'de bir kez daha görüşülmesini istemişti. TBMM, kanunu 5678 sayılı Kanun olarak aynen kabul etmişti.

Sezer, 5678 sayılı Kanun'u, Anayasa'nın 175. maddesi uyarınca, halkoyuna sunulmak üzere yayımlanması için Başbakanlığa göndermiş, ayrıca Anayasa Mahkemesinde dava açacağını bildirmişti.

İPTALİ İSTENEN HÜKÜMLER

CHP, dava dilekçesinde, TBMM'nin 31 Mayıs 2007 günlü 118. birleşiminde yapılan 5660 sayılı Kanun'un ikinci görüşmesinde eylemli bir İçtüzük düzenlemesi olarak oluşturulan; "Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların ikinci görüşmede tümünün veya maddelerinin aynen kabulü için gereken karar yeter sayısının TBMM üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu olduğu" hükmünün iptalini ve yürürlüğünün durdurulmasını istiyor.
CHP ayrıca, kanunun şu hükümlerinin iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini talep ediyor:

-Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanun'un 1. maddesinin kabulüne ilişkin 31 Mayıs 2007 günlü TBMM kararı,- "Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderdiği kanunların yapılan ikinci görüşmede usulüne uygun olarak kabul edilmeyen veya reddedilen maddelerinin kabul edilen maddeleri ile birlikte, tümü üzerindeki oylamaya taşınacağı ve kanunun tümü Anayasa'nın öngördüğü yeter sayı ile kabul edilirse bu kabul kararının geçerli sayılarak tüm maddelerinin kabul görmüş olacağı" hükmü, Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanunun tümünün kabulüne ilişkin 31 Mayıs 2007 günlü TBMM kararı.

18 Haziran 2007 Pazartesi

Ege 'MHP' dedi.

Dün Manisa´da MHP rüzgarı esti।Tek başına iktidara yürüyen MHP, Adana´nın ardından Manisa´da da yüzbinlerle buluştu।

TÜRKİYE'nin 60 farklı yerleşim yerinde açık hava toplantıları yapacak olan MHP'inin Manisa mitingi gövde gösterisine dönüştü. Çevre il ve ilçelerden gelen yüz binler MHP'nin tek başına iktidarını müjdeledi. "60. Hükümet, Milliyetçi Hareket" ve "Tek Başına İktidar", ''Devletin Başına Devlet Gelecek'' sloganları ile halkın karşısına çıkan MHP Lideri Bahçeli, Manisa'da da AKP hükümetini uyardı ve sonlarının geldiğini belirtti.

ERDOĞAN'ın son sözlerini de eleştiren Bahçeli, AKP ve zihniyetinin yüksek tehlike arzettiğini vurgulayarak "Türkiye, Sevr Antlaşması şartlarına götürülmek isteniyor। Tehlike, milli değerlere ve cumhuriyete yaklaşmıştır. Bu gidişe hiçbir vicdan sahibinin göz yumması mümkündeğildir" dedi॥ Sözlerini, "Tercihiniz sınırlı. Ya ötekiler, ya MHP. Kurtuluşun yolu tek başına MHP" diye sürdüren Bahçeli, ülkenin en büyük sorununun bölücülük ve terör olduğunu kaydetti.

Şehitlerin intikamının alınacağı ve dökülen kanın yerde kalmayacağını belirten ve sözleri sık sık "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" ve "Kahrolsun PKK" sloganlarıyle kesilen Bahçeli, ulusun huzuru ve esenliği için canlarını veren askerlerin gönüllerde taht kurduğunu söyledi.

DÜN Manisa'da MHP rüzgarı esti. Tek başına iktidara yürüyen ve Türkiye'nin 60 farklı yerleşim yerinde açık hava toplantıları yapacak olan MHP, Adana'nın ardından Manisa'da da yüzbinlerle buluştu. Çevre il ve ilçelerden gelen yüz binler MHP'nin tek başına iktidarını müjdeledi.

Mitingin akşam saatlerinde olması nedeniyle yüzbinler o saate kadar meydanda MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin gelmesini bekledi.

"60. Hükümet, Milliyetçi Hareket" ve "Tek başına iktidar", ''Devletin başına Devlet Gelecek'' sloganları ile halkın karşısına çıkan MHP Lideri Bahçeli, Manisa'da da AKP hükümetini uyardı ve sonlarının geldiğini vurguladı.

TÜRKİYE'NİN SIRTINDAKİ KAMBUR

22 Temmuz seçimlerinin önemine vurgu yapan Bahçeli, AKP iktidarı ile geçen 5 yıllık süreyi "kara bir dönem" ve "Türkiye'nin sırtındaki kambur" olarak nitelendir di. AKP hükümetinde Türkiye'nin her kesiminini perişan olduğunu vurgulayan MHP Lideri Bahçeli, "Eller boş, gönüller boş, gözler ümitsiz, beniz solgun, ruhlar yorgun. Az kaldı sandık önümüze geliyor" diye konuştu.

AKP yüksek tehlike

Bahçeli, Türkiye'nin adeta yangın yerine döndüğünü ve bayrağa sahip çıkma zamanının geldiğini belirtti. Erdoğan'ın son sözlerini de eleştiren Bahçeli, AKP ve zihniyetinin yüksek tehlike arzettiğini vurgulayarak "Türkiye, Sevr Antlaşması şartlarına götürülmek isteniyor. Tehlike, Kıbrıs'ta ve Kerkük'tedir. Tehlike, milli değerlere ve cumhuriyete yaklaşmıştır. Bu gidişe hiçbir vicdan sahibinin göz yumması mümkündeğildir" dedi.

"YA ÖTEKİLER YA MHP"

Sözlerini, "Tercihiniz sınırlı. Ya ötekiler, ya MHP. Kurtuluşun yoluxtek başına MHP" diye sürdüren Bahçeli, ülkenin en büyük sorunununbölücülük ve terör olduğunu kaydetti. Şehitlerin intikamının alınacağı ve dökülen kanın yerde kalmayacağınıbelirten ve sözleri sık sık "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" ve "Kahrolsun PKK" sloganlarıyle kesilen Bahçeli, ulusun huzuru ve esenliği için canlarını veren askerlerin gönüllerde taht kurduğunu söyledi.

Erdoğan'a göndermeler yapan Bahçeli, ''Tüyü bitmemiş yetimin hakkından sen sorumlusun, dökülen kanın sorumlusu sensin. Sen yalnızca talan ve yağmadan sorumlu değil, akan kanın durdurulmasından da sorumlusun'' dedi

Bahçeli sözlerini, "60. hükümet, Milliyetçi Hareket. Ne mutlu Türk'üm diyene" diyerek tamamladı.

15 Haziran 2007 Cuma

Abbas ‘Vurun’ dedi

Filistin Devlet Başkanı, kendisine bağlı birliklere çılgın bir emir vererek Hamaslı militanlara ateş açmalarını emretti. Otoriteler, Mahmud Abbas’ı kararını gözden geçirmeye davet etti.

The image “http://www.haberextra.com/haberresim/haber_132952.jpg” cannot be displayed, because it contains errors.

FİLİSTİN’DE hükümete bağlı Hamas birlikleri ile Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a El Fetih birlikleri arasındaki çatışmalar devam ediyor। Abbas’ın, kendisine bağlı başkanlık muhafızlarına, özel timlere yardımcı olmalarının yanı sıra bugüne kadar savunma pozisyonunda kalan tüm güvenlik güçlerine saldırı emri verdiği iddia edildi. Abbas’ın ayrıca, Gazze’deki güvenlik güçlerine Hamas’a karşı çarpışmak üzere destek birimleri gönderdiği öne sürüldü.

Hamdan’dan uyarı

Abbas’ın, Gazze’deki çatışmaların bir türlü durmaması ve Gazze’de kendisine bağlı güçlere yönelen saldırılar karşısında önemli kararlar almak için FKÖ’yü toplantıya çağırmasının ardından, Hamas’ın, Lübnan’daki Temsilcisi Usame Hamdan, Abbas’ı “yanlış kararlar almaması” konusunda uyardı.

Hamdan, Abbas’a, “Herhangi bir yanlış adım atarsanız, olaylar daha da kızışacak” diye seslendi. Hamdan, alınacak yanlış kararların mevcut krizi çözmeyeceğini ifade etti. Hamaslı milletvekillerinden Müşir El Masri ise Hamas hareketinin El Fetih ile bir ateşkese ve görüşme masasına dönmeye hazır olduğunu bildirdi. El Fetihli bakanların hükümetteki görevlerini askıya almalarını “marjinal bir karar” olarak niteleyen Masri, Hamas’ın ulusal birlik hükümetinin başarılı olmasını istediğini belirtti. Bu arada Hamas ve El Fetih arasındaki çatışmalar özellikle Gazze şehrinde yoğunlaşırken, her iki grup, medya üzerinden de büyük savaş veriyor. Hamas’a bağlı El Aksa Televizyonu ve El Aksa radyosu, sürekli olarak, Gazze’de, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a bağlı kuvvetlerin toplandığı Tel El Hava’yı ele geçirdiklerini duyururken, El Fetih’e bağlı radyolar, bu iddiaları yalanlıyor. Haberlerde, burada tutuklamalar yapıldığı belirtildi.

Öte yandan, Filistin Yönetimi’nin en yüksek karar organı konumundaki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan, hükümeti lağvetmesini ve olağanüstü durum ilan ederek bir an önce seçime gitmesini istedi।

14 Haziran 2007 Perşembe

TÜRKLERİN CEP TELEFONU KULLANMA İSTATİSTİKLERİ

TÜRKLERİN CEP TELEFONU KULLANMA İSTATİSTİKLERİ

Türkiye’de beni en çok şaşırtan tasarım, öğrencilerin kullandığı Akbil. Üstündeki çıkıntı nedeniyle... Cüzdana girmeyecek bir kart yapmışlar. Garip bir tasarım. Türklerin cüzdanlarında taşıdığı kimlik ve kredi kartı sayısı da beni şaşırttı.



İngiliz endüstriyel tasarımcı ve antropolog Jan Chipchase (37) ekibiyle dünyayı dolaşıyor, farklı toplumlarda cep telefonu kullanıcılarının davranışlarını, eğilimlerini inceliyor। Gelecekte ortaya çıkacak ihtiyaçları tahmin etmeye çalışıyor. Analizlerini Nokia’nın tasarım ekibine aktarıyor. İTÜ’de konferans vermek üzere Türkiye’ye gelen Chipchase ile dünyada cep telefonu kullanım alışkanlıklarının bugününü ve yarınını konuştuk.

UNUTTUĞU CEP TELEFONUYSA MUTLAKA GERİ DÖNER


Araştırmamızda kişilere en önemsedikleri üç objeyi sorduğumuzda, şu cevabı aldık: Cep telefonu, anahtar, cüzdan. Eskiden kol saati, kimlik ve statü göstergesiydi. Yerini cep telefonu aldı. Çünkü saatini evde unutursa önemsemez, cep telefonuysa mutlaka geri döner. Herhangi bir ortama girdiğinde çok büyük ihtimalle telefonunu görünür yere koyacaktır. Bu nedenle kimlik ifadesi için muhteşem bir araç cep telefonu. İşimi görsün yeter diyenler için de, son modelini takip edenler için de kimlik göstergesi. Hatta gelişmekte olan birçok ülkenin varoşlarında sokak numarası olmadığı için kapılarda cep telefonu numaraları yazar. Böylesine hayati öneme sahip.

KADINLAR ÇANTADA, ERKEKLER ÖN PANTOLON CEBİNDE TAŞIYOR

Öncesi ve sonrasıyla cep telefonu hayatımızda bir milat. Teknolojik evrimi telefon işlevinin ötesinde, hayatımızı değiştirecek yönde. Nanoteknoloji sayesinde 15 yılda telefonlar çok daha küçülecek, kıvrılıp katlanabilir esnek malzemeden yapılacak. Farklı ülkelerde kişilerin cep telefonunu nereye koyduklarını araştırdık. Kadınlar çantalarını tercih ediyor. Solak erkekler sol, diğerleri sağ pantolon cebinde taşıyor. Tasarım ekibimiz bu verilere göre geleceğin telefonunu geliştiriyor.

KONUŞMAK MI DAHA KOLAY MESAJLAŞMAK MI?

İki türlü iletişim var: Senkronize ve senkronize olmayan. Yüz yüze ya da telefonda konuşma, MSN gibi anında mesajlaşma sistemleri senkronizedir. Diğerinde kişi zamanlamada özgür davranır, mesaja istediği anda cevap verir. Bu tür iletişime sesli mesaj, metin mesajı ve multimedya mesajı giriyor. 15 yıl sonra hangisinin temel iletişim yöntemi olacağını bilmiyoruz. Kalabalıkta mahremiyet adına mesaj, yalnızken konuşmak tercih edilir. Senkronize iletişim uzayda, diğeri zamanda seyahat edebilme imkanı verir. İkisi de avantajdır. Tercihler muhtemelen ortama ve kişiye göre değişecek.

GÜNDE 7 KİŞİYLE KONUŞUYOR 5 KİŞİYLE MESAJLAŞIYORUZ

Ortalama bir kişinin hayatında birkaç farklı iletişim çemberi vardır. Merkezdeki küçük çemberde ailesi, önem verdikleri yer alır: Sevgilisi, eşi ya da en yakın arkadaşı. İkinci çemberde iş arkadaşları ve yöneticileri, üçüncü çemberde ise tanımadığı kişiler vardır. Normal bir günde ortalama 7 kişiyle telefonla konuşur, 5 kişiye metin mesajı, 2 kişiye de multimedya mesajı gönderir. Telefon konuşmaları ikinci çemberdeki iş ilişkilerine, mesajlaşma ilk çemberdeki yakınlarına odaklanır.

OKUMA YAZMA BİLMEYENLERLE ZENGİNLERİN BENZERLİĞİ

Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre dünyada okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 800 milyon civarında. Bu kişilerin kullanımına uygun cep telefonları tasarlamayı amaçlıyoruz. Çünkü okur-yazar olmayanlar mektup yazma ya da birini arama ihtiyacı duyduğunda, yardım talep eder. Tıpkı asistan kullanan milyarderler gibidirler. Bu ortak paydayı bulmak, tasarım ekibimiz için çok zihin açıcı oldu.

NASIL ARAŞTIRIYORLAR

Belli bir konu seçiyoruz. Örneğin kimlik, güven ya da mobil televizyon... Konular bazen cep telefonuyla doğrudan ilgili oluyor, bazen tamamen ilgisiz. Ülkeyi belirliyoruz. Mesela mobil televizyon konusunu Güney Kore’de, kimliği İstanbul veya Lagos’ta araştırmayı tercih ederim. 3-5 kişilik ekiple gidip, röportajlar, anketler yapıyoruz. Milyonlarca fotoğraf çekiyoruz. Yerel üniversitelerden yardım alıyoruz. Merkezimize dönüp, sonuçları değerlendiriyoruz. Her araştırma 6 ay sürüyor.

TÜRKİYE’DE BENİ EN ÇOK ŞAŞIRTAN TASARIM AKBİL

Türkiye’de beni en çok şaşırtan tasarım, öğrencilerin kullandığı Akbil. Üstündeki çıkıntı nedeniyle... Cüzdana girmeyecek bir kart yapmışlar. Garip bir tasarım. Türklerin cüzdanlarında taşıdığı kimlik ve kredi kartı sayısı da beni şaşırttı. Amerikalı, İngiliz, Japon genellikle tek kredi kartı kullanır, dükkanlarda POS cihazı bir tanedir. Türkler her alışverişte farklı kart kullanıyor. Neden bu kadar çok fotoğraflı kimlik taşıdıklarını ise anlayamadım.

BÜYÜK sınava 3 gün kaldı.

BÜYÜK sınava 3 gün kaldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Coşkunol, 2 milyona yakın gencin kilitlendiği 2007 ÖSS öncesinde adayların sınava daha dingin, konsantre olmuş girebilmeleri için önerilerde bulundu.

The image “http://www.internethaber.com/images/news/12140.jpg” cannot be displayed, because it contains errors.

BÜYÜK sınava 3 gün kaldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Coşkunol, 2 milyona yakın gencin kilitlendiği 2007 ÖSS öncesinde adayların sınava daha dingin, konsantre olmuş girebilmeleri için önerilerde bulundu. Adaylara, sınavdan önceki gün yemek, alışveriş, gezinti gibi kendilerini özel hissedecekleri program planlamalarını öneren Prof. Dr. Coşkunol, "Sınavla ilgili konuşmalar yapmayın, gece sebze ağırlıklı yemek yiyin, ılık duş alıp iyi bir uyku çekin'' dedi.

Az miktarda kaygının yararlı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çoşkunol, "ABD'de sınav kaygısı ile baş etmek durumunda olan öğrencilerin oranı araştırmalara göre yüzde 20 seviyesindeyken bu rakam bizde yüzde 65-70 civarındadır. Bunun nedeni sınav sistemidir, bu sınavın dönüm noktası olarak gösterilmesi, anne babaların bunu böyle göstermesi gençte kaygıyı artırmaktadır. Yapılan araştırmalar sınav öncesi kaygı düzeyinin ameliyat öncesi kaygı düzeyinden bile yüksek olduğunu göstermiştir'' dedi.

Sınav stresinin kız öğrencilerde, erkek öğrencilere göre daha yüksek çıktığını belirten Prof. Dr. Coşkunol, "Sınavda başarısız olunabileceği düşüncesi başaramamak korkusuna dönüşür. Başaramama korkusu kaygı düzeyini yükseltir. Kaygı düzeyinin yükselmesi beyinde stres hormonları salgılatır. Stres hormonları öğrenme yeteneğini düşürür. Böyle bir kısır döngü ile başarısızlık ihtimali yüksektir'' diye konuştu.

ÖNERİLER

Prof. Dr. Coşkunol, adayların sınav arefesinde test çözmemelerini, sınavla ilgili konuşmamalarını da öğütledi. Gençlere 16 Haziran Cumartesi gününü kendilerine ayırmalarını ve alışveriş, yemek ya da yürüyüş yapmak gibi sevecekleri şeyler planlayıp yapmalarını öneren Prof. Dr. Coşkunol, sınavdan önceki gece için "Sebze yoğun bir yemek yiyin. Protein, vitamin ve bol sıvı alın. Sınavdan önce, herhangi bir hastalık nedeniyle tedavi dışında ilaç ve alkol kullanmayın. İyi uyuyun'' dedi. Prof. Dr. Coşkunol, gençlere, "Düşüncelerinizi ve inançlarınızı sorgulayın'' diyerek, şunları söyledi:

"Bu sınavda başarılı olamayacağım' yerine 'Bu sınavda başarılı olmak için elimden geleni yapacağım', 'İyi değilim, yetersizim, aptal olmalıyım' yerine 'mükemmel değilim ama kendimi biliyorum, bu zamana kadar okuyup başarılı olabildiysem bu benim zekamı ve çalışkanlığımı gösterir' ,'Ellerim titriyor... Eyvah ne yapacağım' yerine 'Ellerim titriyor, bu doğal, kaygılıyım, bunu kontrol altına almaya çalışayım', 'Benden başka hiç kimse gergin görünmüyor' yerine 'gerginim', 'Eğer bu sınavdan yüksek not alamazsam, okuldan atılırım' yerine 'Bu sınavdan yüksek not almak için elimden geleni yapmaya çalışacağım, ama alamazsam da bu dünyanın sonu değil' diye düşünün'' dedi.

Organ bulunamadığı için her yıl 10 bin Türk ölüyor

Organ bulunamadığı için her yıl 10 bin Türk ölüyor

Karaciğer naklinin dünyada yaygınlaşmasını sağlayan, Türkiye’nin dünya çapındaki tıp adamlarından Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Türkiye’de her yıl 10 bin hastanın organ bulunamadığından boşu boşuna öldüğünü bildirdi

http://www.habersaglik.com/images/haberimages/hasta.jpg

ABD’nin Wisconsin Hastanesi’ndeki başarı operasyonlarıyla alanında uluslararası bir üne kavuştuktan sonra İstanbul Memorial Hastanesi ile anlaşarak Türkiye’ye kesin dönüş yapan Prof. Kalayoğlu, dün Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir konferans verdi. Türkiye’de dünyanın en iyi transplantasyon uzmanlarının görev yaptığını vurgulayan Kalayoğlu, şöyle devam etti: "TBMM Sağlık Komisyonu’nun daveti ile Trabzon’a gittim. Son günlerde bir cinayetle gündeme gelen bu ilimizde bugüne kadar bir tek organ bağışı yapılmamış. Bunu düşünebiliyor musunuz? Sonra Edirne’ye davet ettiler. Orada da aynı. Organsızlıktan yılda 10 bin insanımız ölüyor. Bu kadar insanımız niye ölsün? Affedersiniz ama, bu aptallık."

Teröre MSN protestosu

Terör örgütü PKK'nın son dönemde artan saldırılarını protesto eden internet kullanıcıları, kişisel mesajlaşma programı Messenger'daki takma isimlerinin yanına solmuş bir gül figürü koymaya başladı. Teröre MSN protestosu

Türkiye’de son dönemde yoğunlaşan terörist faaliyetler internette protesto edilmeye başlandı. İnternette an çok kullanılan kişisel mesajlaşma programı Messenger kullanıcıları son olarak Tunceli’de yedi askerin bir terör saldırısı sonrası şehit edilmesini protesto ediyor.

Messenger programında kullandıkları isimlerin başına parantez içine alınmış W harfi koyarak solmuş bir gül figürü oluşturan kullanıcılar, bu yolla terör örgütünü ve saldırılarına karşı tepki gösteriyor.

Oldukça kısa bir süre önce başlayan kampanya, Messenger kullanıcıları arasında hızla yayılıyor.

KADINLARI DA ALIN ASKERE

Artan terör olayları kadınları devreye soktu। Kadınlar terörü böyle protesto etti.

The image “http://www.mcaturk.com/uploads/Image/kadin_asker.jpg” cannot be displayed, because it contains errors.

Son zamanlarda artan terör olaylarını protesto etmek isteyen bir grup kadın, gelen şehit haberlerine tepki olarak askere gitmek istediklerini dile getirdi ve askerlik dilekçelerini şubeye teslim ettiler.

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde isimlerini açıklamak istemeyen 7 kadın, askere gitmek istediklerini belirten dilekçelerini vermek üzere Ayvalık Askerlik Şubesine geldi.

Kadınlar, burada gazetecilere yaptıkları açıklamada, ülkenin içinde bulunduğu durumun son derece ciddi olduğunu ifade ederek, “Bizler de öncelikle kadın olarak, kadın duyarlılığını ön planda tutarak ve asker yetiştiren kişiler olarak evlerimizde oturup kalmayı uygun görmedik. Arkadaşlarımızla birlikte bir oluşum başlatarak teröre bir şekilde tepki göstermek istedik” dediler.

Askere alınmayı istediklerini dile getiren kadınlar, Türk Silahlı Kuvvetlerine destek anlamında sadece erkeklerin değil kadınların da bir şeylerin ucundan tutmak zorunda olduklarını söylediler.

Kadınlar, açıklamanın ardından askere gitmek istediklerine dair dilekçelerini askerlik şubesine teslim ettiler.

13 Haziran 2007 Çarşamba

Altın Kiraz-Vişne Ve Kültür Festivali


Altın Kiraz-Vişne Ve Kültür Festivali


Kütahya Pazarlar Belediyesi (25.06.2007 - 01.07.2007)

İlçemizde 1994 yılından beri, her yıl Haziran ayında çeşitli sportif ve kültürel etkinliklerle geleneksel Altın Kiraz ve Vişne Festivali düzenlenmektedir. Pazarlar ilçesi, Kütahya’nın en çok kiraz ve vişne üreten Şaphane ve Simav ilçeleri arasında yer almaktadır. Halkı meyve yetiştirmeye teşvik amacıyla düzenlenen Altın Kiraz - Vişne Kültür ve Sanat Festivali bölgenin en canlı olduğu dönemlerdir. Yerli olup dışarıya göç edenler ile yabancı ülkelerde yaşayan bölge halkının festival kutlamaları fırsat bilerek buraya akın etmesi ile birlikte İlçenin canlılığını da daha da iyi gözlenmektedir. Aynı zamanda ilçenin tanıtımında da önemli rol oynayan festival 2 gün sürmektedir.

Vişne ve Kirazın öneminin hatırlatıldığı festivalde konserler paneller ve halk younlarıyla çok renkli bir festivaldir।Dünyaya yöreden ihraç edilen kiraz ve meyveler hakkında paneller düzenleniyor।En güzel kiraz yarışması düzenleniyor ve bu yarışmanın sonucunda para ödülü ve tarımla ilgili hediyeler verilmektedir.



648.GELENEKSEL DOMANİÇ YAĞLI PEHLİVAN GÜREŞ ŞENLİKLERİ

DOMANİÇ YAĞLI PEHLİVAN GÜREŞ ŞENLİKLERİ

648.GELENEKSEL DOMANİÇ YAĞLI PEHLİVAN GÜREŞ ŞENLİKLERİ
Osmanlının Kurulduğu Kutlu Topraklar, Domaniç yaylasında her yıl coşkuyla kutlanan 648. Geleneksel Domaniç Yağlı Pehlivan Şenlikleri 17 Haziran 2007 Pazar günü Tarihi Ebe Çamlığı Er Meydanında yapılacaktır. Şenliklerimize tüm güreş severler davetlidir.

En eski güreşçi millet Türkler kabul edilmektedir. M.Ö.4. y.y.'dan beri Türklerin güreş yaptılkarı bilinmektedir.Orta Asyadan itibaren bütün Türk Vatanlarında ve her seviyedeki Türk Halkı arasınada saraylardan, otağlardan, köylere, yaylalara kadar her yerde sevilmiş,tutulmuş ve yapıla gelmiş bir spordur.

Yani güreş Türklerin ATASPORUDUR.İlkbahar aylarında doğanın canlanışını kutlamak amacıyla yapılan kutlamalarda,evlenme merasimlerinde ve zafer şölenlerinde hep güreş müsabakaları yapılır, güreşsiz bir tarz eğlence,eksik ve yarım sayılırdı.

Hala bazı festival,panayır eğlencesi gibi neşeli vesilelerle güreş müsabakaları ile değerlendirmek gelenektir. Binicilik ve atıcılık ile birlikte Türk gençliğinin eğitiminde temel sayılmıştır....

Bir zamanlar Avrupalılara “Türk gibi kuvvetli” atasözünü söyleten önemli sebeplerden biri Türk güreşidir.İslamiyet'te de güreş makbul sporlardandır.Hz Hasmza “Pehlivanların piri” sayılır.