Erdoğan ve Gül ikilisi, milleti kandıracak başka bir şey kalmayınca her fırsatta, sınır ötesi harekattan bahsetmeye başladılar.
AKP hükümetinin başları Erdoğan ile Gül, Asker ve şehitleri kullanarak milleti kandırmaya çalışıyorlar. Milleti bir sınır ötesi harekat yapılacağına inandırabilmek için her yolu deniyorlar. Ancak, birinin söylediğini, diğeri yalanlıyor. Bu tutarsızlık ve çelişkiler teröristleri daha da azdırıp cesaretlendirirken, Türk askerinin işini daha da zorlaştırıyor.
Seçim kampanyaları, AKP'nin gerçek yüzünü bütün çıplaklığı ile ortaya çıkarmıştır. Yalan ve talanlar belgelenmiş ve AKP Türk milleti önünde çok zor durumlara düşmeye başlamıştır. Bu durumdan utanıp, sıkılmaları gerekirken, yalanın yeni versiyonlarını devreye sokarak, milleti kandırmaya ve zaman kazanmaya çalışıyorlar. O kadar sıkıştı, o kadar telaşa düştüler ki, Türk askerini ve şehit kanını bile oyunlarına alet ediyorlar. Milleti bir sınır ötesi harekat yapılacağına inandırabilmek için her yolu deniyorlar. Ancak, birinin söylediğini, diğeri yalanlıyor. Bu tutarsızlık ve çelişkiler teröristleri daha da azdırıp cesaretlendirirken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın açıklamalarında da ifadesini bulduğu gibi Türk askerinin işini daha da zorlaştırıyor.
Bay Gül'ün telaşı
Bay Tayyip ve Bay Gül ikilisi, milleti kandıracak başka bir şey kalmayınca her fırsatta, sınır ötesi harekattan bahsetmeye başladılar. Bay Gül, son olarak bir televizyon kanalına şu açıklamaları yaptı: Bizim Irak topraklarında bir gözümüz yok. Hedefimiz terör örgütünün etkisizleştirilmesi. Bunun için de ne gerekiyorsa, bunları yapmaktan asla geri kalmayacağız. Eğer onlar yarın girmemiz gerekir derse, yarın da gireriz. ABD zırhlı araçlarının PKK'ya silah götürdüğü iddiası doğruysa, bu müthiş bir şeydir.
Doğru yanlış birbirine karıştı
Bu açıklamalar AKP hükümetinin ne kadar şaşkın, ne kadar telaşlı, ne kadar perişan ve ne kadar kendini kaybetmiş olduğunun ispatıdır. Herşeyden önce açıklamayı yapan Gül olunca, bir defa değil bin defa düşünmek gerekmektedir. Çünkü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamak imkansızdır. Bugün "doğru" dediklerine yarın "yanlış", yarın "söyledik" dediklerine, bir gün sonra "öyle bir şey yok" diyebilirler. Bunun yüzlerce örneğine şahit olduk. Bay Tayyip Ofer'le kapalı kapılar arkasında görüşmediğini söyledi. Bir gün geçtikten sonra görüştüğünü itiraf etmek zorunda kaldı. Bay Gül, Bay Tayyip'in şehide kelle, teröriste sayın diyen konuşmasını yalanladı. Ancak, gerçek Bay Tayyip'in sesinden ortaya çıktı. Daha birkaç gün önce Deniz Baykal'ın belgesiyle açıkladığı ve 1 milyar dolar karşılığında Kuzey Irak'a operasyon yapılmayacağı yönünde garanti verildiği, yine Bay Gül tarafından yalanlandı. Ancak aradan daha bir gün geçmeden, bu iddianın doğru olduğunu yine kendileri itiraf ettiler. Bu gerçekler orta yerde dururken, bunların bundan sonra söylediklerinin doğru olduğuna nasıl inanacağız?
Daha ne olması gerekiyor?
En iddialı, en açık sözleri bile kendi içinde çelişkiler ve tutarsızlıklar taşıyor. Herşeyden önce, şu soruyu soralım; Terör örgütünün etkisizleştirilmesi için ne gerektiğini hala bilmiyor musunuz? Genelkurmay Başkanı ne gerektiğini kaç defa açıkladı? Hala anlamadınız mı? Hainler durmadan saldırıyor. Anadolu'nun her yanına her gün şehit cenazesi taşınıyor. Barzani her dakika tehditler savuruyor. İşbirlikçiler daha arsızlaşıyor ve Türkiye hızla bir bölünmeye doğru gidiyor. Daha ne olması gerekiyor Bay Gül?
Kaç yarın geçti?
Yarın denilirse, yarın bile gireceklermiş! Birden bire aslan kesildiler. Hemen girilmesi gerektiğini Genelkurmay Başkanı 12 Nisan'da söyledi Bay Gül. Aradan kaç tane yarın geçti, sen hesap et. Buna rağmen bırakın girmeyi Bay Tayyip çıkıp, "içerdeki 3 bin 500 teröristi hallettik mi ki, dışarıdaki 500 teröriste sıra gelsin" diyerek, oraya asla operasyon yapılmayacağı garantisi vermedi mi? Şimdi ne oldu da birden bire coştunuz? Bay Tayyip Cumhurbaşkanı ile görüşüp, hava basıyor? Siz açıklamalar yaparak milleti galeyana getiriyorsunuz?
Asker üzerinden seçim hesabı
Ne olduğunu söyleyelim. Seçim meydanlarında söyleyecek yalanınız kalmadı. Sermayeyi tükettiniz. Hızla eriyip yok oluyorsunuz. Birşeyler yapmak gerektiğine karar verdiniz. Askerin ve şehidin üzerinden hesaplar yapmaya başladınız. Bir operasyon oyunu ile milleti kandırabileceğinizi düşünüyorsunuz. Siz kapsamlı bir operasyon yapmazsınız Bay Gül. En azından kendi iradenizle yapamazsınız. Çünkü, iradeniz sizin değil, BOP'un elinde. Yani Bush'un elinde. Milleti kandırabilmeniz için size geçici bir izin çıkabilir. Sınırlı bir operasyonun gündeme gelebileceği anlaşılıyor. Ancak, bu sizi kurtarmaya yetmeyecektir Bay Gül. Çünkü, artık atı alan Üsküdar'ı geçmiştir. Kandil dağının boşaltıldığı, operasyon yapılsa bile kimsenin bulunamayacağını artık sokaktaki çocuklar bile biliyor. Nitekim, teslim olan teröristlerin yaptıkları açıklamalar da bunu gösteriyor. Siz, kapsamlı ve derinliği olan bir operasyon yapamazsınız. Yine teröristlerin itirafları bunu belgelemiştir. Sizin teslim olduğunuz, izin istediğiniz yerler, zırhlı araçlarla PKK'ya silah taşıyorlar. Yıllardır bilinen bu gerçeği, hala "bu doğruysa müthiş birşeydir" gibi ne anlama geldiği anlaşılamayan sözlerle geçiştiriyorsunuz. Bu doğru Bay Gül. Bunun doğru olduğunu daha önce Genelkurmay Başkanlığı yapmış isimler belgeleriyle açıkladılar. Daha sonra bunu doğrulayan bir çok gelişme yaşandı. Tıpkı operasyon oyalaması gibi, bu gelişmeyi de laf salatalarıyla geçiştiriyorsunuz.
Bu oyun tutmaz
Oyununuz ortaya çıkmıştır. Milleti kandırabilmek için ABD'nin de yardım ve onayı ile boşaltılmış yerlere göstermelik bir harekat yaparak, ne kadar kahraman olduğunuzu göstermeye çalışabileceğiniz anlaşılıyor. Askeri ve şehitleri seçim malzemesi yapacaksınız. Bu saatten sonra Türk milleti bu oyunlara kanmaz Bay Gül. Siz mazeretlisiniz ve inandırıcılığınızı kaybettiniz. 23 Temmuz'da, teslim olmamış, iradesini Türk milletinden alan, Türk milletiyle kucaklaşan bir hükümet gelir ve bu belayı kısa sürede def eder. Teslimiyetinizin, bu teslimiyet sebebiyle akan kanın, akan göz yaşının ve şehitlerin hesabını da sizden sorar.